Tayvan’ın Kaohsiung Limanına geleli iki güne yakın bir süre oldu. Bu kısacık güzel şehir manzarasından sonra tam da yazımı yazarken kalkıyor gemimiz. Bu, suda yüzen demir yığınının makinesinin sesini Sevgili sayesinde işitiyorum.
Akşamüstü saat beş civarında yanaştı gemimiz limana. Kamaranın içinde otururken lumbuzumdan geçen şehir manzarası takılıverdi gözüme. Heyecanla giyinip fotoğraf çekmek için dışarıya çıktım. Bunları yazarken Einstein’ın görecelik kuramı geldi aklıma. Görecelik evet. Ben öylece kamaramda oturuyorum. Dört yanım deniz, bazen çarşaf gibi bazen de büyük dalgalarla manzaram oluyor mavilikler. Sonra birden şehir geçmeye başlıyor penceremin(lumbuz) önünden. Ben oturduğuma göre, geçen ya da gezen şehir olmalı.
Akşamüstü saat beş civarında yanaştı gemimiz limana. Kamaranın içinde otururken lumbuzumdan geçen şehir manzarası takılıverdi gözüme. Heyecanla giyinip fotoğraf çekmek için dışarıya çıktım. Bunları yazarken Einstein’ın görecelik kuramı geldi aklıma. Görecelik evet. Ben öylece kamaramda oturuyorum. Dört yanım deniz, bazen çarşaf gibi bazen de büyük dalgalarla manzaram oluyor mavilikler. Sonra birden şehir geçmeye başlıyor penceremin(lumbuz) önünden. Ben oturduğuma göre, geçen ya da gezen şehir olmalı.